Kayıtlar

Nisan, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

y.ç'den iç döküşe geçiş

 Ben her anın bir kokusu olduğuna inananlardanım. Ya da benim için bu böyle. Genellikle de bana acı veren anların, anıların keskin kokusunu alırım hep. Mandalina kokusu... işte bu benim ilk kokulu anımın o can yakıcı kokusu. Sanırım 5-6 yaşlarındaydım ve annemle anasınıfına kaydolmak için bir okula gitmiştik.  Ben kendimden geçmiş bir şekilde etraftaki asla sahip olamadığım ve olamayacağım oyuncaklara bakarken annem ve öğretmen konuşuyorlardı o sırada bana da bir mandalina vermişti öğretmen. Bir yandan mandalinayı soyuyor bir yandan da burada oynayacağım oyunları hayal ediyordum. O küçücük sandalyeye oturup boyumun yettiği masada oyun hamurlarıyla oynayacaktım. Renkli boya kalemlerim olacaktı, resim çizecektim. Top havuzu gibi bir şey vardı hayatımda ilk defa gördüğüm, belki onun içine de girecektim. Aslında doğruyu söylemek gerekirse top havuzu bu anıma ait olmayabilir. Onu başka yerde görüp hiç girmediğim için bu anımla birleştirmiş olabilirim. Belki bir gün anne olursam çoc...

Kendi yolum

  Bir gün uyandım ve dedim ki:   Olmadığım biri gibi yaşamak istemiyorum. Birileri üzülmesin diye kendim de üzülmek istemiyorum. Hele ki topluma, geleneklere, göreneklere göre hiç yaşamak istemiyorum. Annem ve babam üzülmesin diye de farklı yaşamak istemiyorum. Çünkü onların üzüntüsü de kendi iç üzüntüleri değil, elalem ne der üzüntüsü. Nasıl mutlu olmak istiyorsam öyle yaşamak istiyorum. Hayat cidden bir başkası ne düşünecek diye yaşamak için çok kısa. O yüzden sal Ayşe teyzeyi, Mehmet amcayı, onun oğlunu, bunun kızını,kendin ol. İşte bu yüzden ben hayatımı bir başkası için yaşamıyorum artık. Sadece kimsenin hayatına zarar vermeden kendi hayatımı yaşıyorum. Kurallara veya bir başka şeye bağlı değilim.Tek bağlılığım kendi hissettiklerim. Beni tanımlayan şey giydiklerim veya dış görüntüm değil o an ne hissettiğim ve bu hayatın içinden geçerken kendime ne kattığımdır. Senin için estetik veya kabul görülmeye çalışmıyorum, aynadaki ben için yapıyorum,gece başımı yastığa koyarken y...

y.ç

  bunca zamandır bir yerdeydim karanlık desem değil  aydınlık desem hiç değil bir şey ya da biri beni çağırıyor göremiyorum ne yapacağım, ne yapmalıyım şimdi  tamam dedim, otur, düşün... düşündükçe o sese yaklaştım --- Bir yerlerde içimi karartan bir şey var, böyle aniden yüreğimi sıkıştıran durup dururken. Bu diyorum işte, bunun adı yalnızlık. Etrafında herkes var ama sen içerde çok yalnızsın. Hayır diyor biri, bu yalnızlık değil ona biraz var. Ne o zaman, bu nefes almakta zorluk yaşatan, hani sen hiçbir şey yapmadan sadece duvarı seyrettiğin sırada bir bıçak gibi sırtına saplanıp gözlerinin o ağlamamalıyım kısmına izin bile vermeden yerde ufak bir gözyaşı göleti oluşturan şey de ne oluyor o zaman. Sonra tekrar düşünüyorum, bir şey arıyorum, neden böyle hissediyorum sorusunun cevabını. Herkes hayatının amacını arıyor ya ben de arıyorum daha doğrusu beni iyileştirecek olan şeyi arıyorum ama nereden başlamalıyım bilmiyorum. Bir şey eksik bulamıyorum ve kafayı sıyırmak üzer...

yardım çığlığı

Biri bana yardım etsin! biri bana yardım etsin! biri bana yardım etsin! bu sese hep koştum herkesin yardıma ihtiyacı var da  bir benim yokmuş gibi herkesin derdini bir tek ben çözebilirmişim gibi... sonra o sesi yine duydum  ama sahibini bulamadım aradım durdum benim dedi ben! nasıl tanımazsın ağladı,ağladı çok ağladı... yıllardır beni bekliyormuş, çok yalnız ve korkmuştu sarılmak istedim, şimdi değil dedi...