Hangi histi bana kalan

 Evet görüyorsun beni, buradayım. Neyi merak ediyorsun, nelerden mi hoşlanıyorum. Boş vakitlerimde neler mi yaparım. Bunlar mı beni yansıtan şeyler. Sana kendimi nasıl anlatabilirim. Hangi yanımı tanımak istiyorsun, sana mı iyi gelsin bana mı? Ya da ikimize? Ama üzgünüm ikimize iyi gelen pek uzun sürmeyecek. Çünkü sen kendine iyi olanı ben de bana iyi olanı isteyeceğim zamanla. Ama hep kiminle konuşuyor olacaksın biliyor musun? Bir başkasıyla. Gördüğün ben’in dışında içeride çok başka biri var. Sonra diyeceksin ben kiminleydim bu zamana kadar. Ve ben o birini kimseyle tanıştıramadım henüz. Nilgün Marmara’nın intiharından sonra kocası demiş ya ‘şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı’. İşte bu kadar basite indirgenmişti yoğun duyguların cevabı. Bu cevabı vereceğini bilseydi acaba yine de intihar eder miydi? Ya da o şiirleri yazar mıydı. Belki de yazdıklarının bir muhatabı yoktu benim hiç kimseye yazdığım gibi. Bütün duyguları kendin yaşıyorsun. Hiçbir duygunun muhatabını bulamıyorsun. Bir şeyleri yaşıyorsun sonra diyorsun ki bu hissin kişilerle ilgisi yoktu. Kişilerle ilgisi olmayan hisleri seviyorum. Ama aslında sonuç olarak da bu hisleri bir insan kazandırdı. Sonra nasıl oluyor da birini değil hissini özlüyorsun. Biraz delilik. Kafayı sıyırmış gibi ama neyse sorun değil. Gözlerinde bana ait bir şey yok. Benim de zaten kişilerle bir ilgim yok. Hislerimiz çok güzel. Bedenin bir önemi kalmıyor,herkes kendi hayal dünyasında. Mış gibi. 

Hiçbir yere ait değilim şimdi,tüm atalarımdan kopmuşum da yeni bir neslin başlangıcı gibi hissediyorum ya da şöyle ifade edeyim dünya yeni oluşmuş eğer varsa öyle biri ben Havva ama Adem yok. Ve Adem de hiç olmayacak gibi. Bu gerçek hislerin yok oluş hikayesi. Muhataplı hisleri kaybetmemeniz dileğiyle 🤍

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

30/07/24

İmkansızın içinden

Kendi yolum